2024/03/24

Çikolata Kartlarında V. Mehmed Reşad

Tam 109 yıl öncesi Çanakkale Deniz Savaşı'nın sona erip kara savaşlarının başladığı zamanda, mart-nisan aylarındayız. Bu savaşlar sırasında tahtta hangi padişah vardı, hatırlayan? O padişah; Osmanlı'nın 35. padişahı olarak tahta geçen Sultan V. Mehmed Reşad Han idi.

Veliaht olmasına rağmen, tahttan inene kadar ağabeyi II. Abdülhamid (1876-1909) tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda sürekli kontrol altında ve kapalı bir hayat yaşamak zorunda bırakılan, İstanbul'da gezmesi yasaklanıp çok nadiren Balmumcu Çiftliği'ne gitmesine izin verilen Mehmed Reşad. Katledilme korkusu taşıyan abisi başkalarıyla görüşmesini de zinhar yasaklamış, hatta gözleri mavi olduğu için kendine nazar değdireceği korkusuyla onunla yüz yüze görüşmekten bile sürekli kaçınmıştı. 

Kafes hayatı, kardeş katli gibi sorunlara sahip II. Abdülhamid herkesten kuşkulanıp sıkı tedbirlerle yaşayan şüpheci ve endişeli biriydi. 

 Çanakkale Savaşları Araştırmaları Merkezi'nden edindiğim son derece ilginç bilgiler ve görüntülere geçeyim. Şahsen kendisini de bizzat görmüş gibiyim. ^^

2024/03/22

İki Gemi Yan Yana ♫♫

Bilin bakalım neredeyim? Bugün, salı günü açılan Uluçalireis denizaltısını gezip üst kısma çıktım. Tam bu noktadan özlediğim Nusret'e bakıyorum. TCG Nusret Mayın Gemisi'ne

Her iki gemi de bir önceki yazıda açıkladığım gibi 18 Mart'ta ziyarete açılacaktı, ancak o gün gerçekleşemedi. Bugün öğrendiğime göre hemen ertesi gün açılmışlar. Gecikme sebebi ise açılış protokolünde bir karmaşa yaşanması imiş. O gün açılamayacağı anlaşılınca ertelenmiş; ama hangi gün olacağı hemen kesinlik kazanamamış. Biz o gün elimiz boş dönerken çıkışta görevli askerin sözleri doğruymuş meğer. 

Neyse, bugün ikindi saatlerinde oradaydım. Hayatımda ilk kez bir denizaltının içini gezdim. O gördüğünüz incecik, upuzun kısımları baştan sona gezdik. Sanırım en az 4-5 tane elips biçiminde kapıdan biraz zorlanarak da olsa geçerek görevli askerlerin bilgilendirmeleri eşliğinde ziyaretimizi tamamladık Bu esnada hafif hafif sallantılar, çalkantılar hissediliyordu. Ürpermedim desem yalan olur. Asıl önemlisi denizaltılarda görevli denizcilerimizin haklarını ne yapsak da ödeyemeyeceğimizi düşündüm.

2024/03/18

Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. Yıl Dönümü

Yazdan kalma, güneşli, güzel bir gün eşliğinde dört bir yanı bayraklarla donanmış kentin kalabalıklarla dolu cadde ve sokaklarında bayram havası hissedilirken, diğer yandan camilerde Çanakkale şehitleri ruhuna Kuran-ı Kerim okunuyordu. 

Bugün okullar tatildi. Şehitler Abidesi'ndeki törenlere gidemeyenler kaç gündür dört gözle bekledikleri Uluçalireis denizaltısındaki sergiyi ziyaret için Deniz Müzesi önünde uzunca bir sıraya girmişti. Ne yazık ki serginin açılışı ertelenmişti ve biz bunu onca zaman sıra bekleyip kimliklerimizi göstererek müzenin içine girdikten sonra öğrendik.

2024/03/16

Ütopyadan Distopyaya

Platon'un anlatımındaki Atlantis, halkının güzel yaşamının aksine, nehirlerden ve derelerden gelen kristal suları ve hayali adanın geri kalan sakinleri ile bereketli Atlantis ovasında, altın renkli bir kumsalda güneşin tadını çıkarmak, çöplerin yanında uzanmak, nefes almaya çalışmak, denizin dibindeki plastikleri "balıklamak", yaşlanan deniz kızlarının ağır ağır ölümü. Yapay zekâ gözüyle çevre felaketi!

1,5 milyon kilometrekarelik Büyük Pasifik çöp alanı, Platon'dan ve mideleri plastikle dolu olan kuşlardan ilham alan dijital yaratıcı Niceaunties'in paylaştığı video, önümüzdeki kasvetli geleceğin ana hatlarını çiziyor. 

Singapurlu sanatçı, yapay zekâ kullanarak oluşturduğu ve dünya sakinlerinin okyanusları umursamamasına referans olan bir evren yarattığı bu projenin ilhamını büyükannesi, annesi ve on bir teyzesinden almış:
Küresel plastik krizi! 

Pasifik'teki devasa plastik çöp parçaları ve bu atıkları sindirerek ölen göbekleri plastik çöple dolu zavallı deniz hayvanları. Martılar, balıklar ve insanlar ortak bir kaderi paylaşıyor gibi görünüyor. Denizleri plastikle tepeleme dolmuş, yaşanmaz bir gezegen; martılar, balıklar ve teyzelerin ortak kaderi mi? Gagası açık, iri bir martı, arkasında denizin dalgaları birbirini takip ederken kumların üzerinde hareketsiz kalıyor. Deniz kuşunun bağırsakları sökülmüş bir insan vücuduna sahip olduğu, içinden onlarca plastik şişe, kapak, kap döküldüğü, etrafında ölü balıkların olduğu ortaya çıkıyor. 

Hemen ardından ağlara sarılmış, Asya yüz hatlarına sahip yaşlı bir kadın, içinde "yuva yapan" tüm çöpleri yutmaya hazır, açıkta kalan vücudunun üzerinde tehditkâr bir şekilde uçan martıları gözlemliyor. Deniz kızları da diğer Sirenler gibi, hiçbir şeyden haberi olmayan yolcuları şarkılarıyla tuzağa düşürmeye mi çalışıyor, yoksa bu yok edilmenin yasını mı tutuyor?

2024/03/13

Kızıl Goncalar Ve Soru İşaretleri

Dizilerle aram pek iyi sayılmaz. Geçen yıl ''Çukurova'' dizisine başlamıştım ve iyi gidiyorken, senaryodaki başrol oyuncularının ikinci, hatta üçüncü eş gibi anlamsız rol değişimleri hoşuma gitmemeye başladı ve bıraktım. 

En son Netflix'te ''Zeytin Ağacı'' adlı diziyi izlemiş, pek beğenmiştim. Uygun zamanlarımda ve dilediğim kadar bölüm izleme özgürlüğü iyi geliyor bana galiba. Tüm bölümleri üç günde ve severek izleyip bitirmiştim. 

Neyse sadete geleyim. Kızıl Goncalar adlı diziyi izleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Tamamen sosyal medyadan öğrendiğim, başta ülkenin isim yapmış profesörleri, pek çok ünlü ismin hayatında ilk kez TV dizisi izleyeceklerini söylemelerinden etkilenerek başladığım bir dizi oldu. Hatta haberdar olmadığım için 1. bölümü kaçırmıştım ve Youtube'dan izledim. 2 bölümden beri her pazartesi merakla devam ediyorum. 

Merakımdaki en büyük etken, dizinin tarikatların eleştirilmesi nedeniyle o aralıkta yayından kaldırılması idi. Bir haftalık boşluktan sonra dizinin devamı yeniden geldi ve herkes gibi ben de pazartesileri iple çekmeye başladım. Seküler yani dünyevi, modern ve çağdaş yaşam tarzı benimsemiş insanlar ile dinî yaşam tarzı benimsemiş tarikat mensubu insanların birbirleriyle olan ilişkileri dizinin ana teması. Başlangıçta gayet iyi gidiyordu her şey. Öyle iyi gidiyordu ki izlerken alkışladığım bile oluyordu.

2024/03/11

Nusret Mayın Gemisi ve Uluçalireis Yan Yana

Geçtiğimiz haftalarda Çanakkale Deniz Müzesi’nde sergilenmek üzere iskeleye aborda edilmiş olan TCG Uluçalireis denizaltısı ile yuvasına dönmüş olan Nusret Mayın Gemisi yan yana. Denizaltının bakım ve düzenlenme çalışmaları tamamlanmış. Her iki gemi 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde ziyarete açılacak. Baktıkça nasıl da gururlanıyor insan... 

Burası boğazın en dar yeri. Bir anlamda kilit noktası. Ve NUSRET Mayın Gemisi Çanakkale Deniz Zaferi'nin kazanılmasındaki en büyük etken. Vatanın geleceği, ''Çanakkale'nin geçilmezliği'' Nusret'in elindeydi. Aslına uygun bir replika olan bu ufak tefek mayın gemisi imkânsızı başarıp döşediği mayınlarla müttefik donanmasına ait son teknoloji ürünü savaş gemilerini batırarak ya da ağır hasarlar vererek devasa bir deniz savaşının seyrini değiştirdi.

2024/03/09

Halk Bahçesi'nde Juggling

Halk Bahçesi'nde club passing (ya da juggling) yapan bu sporcuya dün yani cuma günü rastladım ve büyük bir ilgiyle izledim kendisini. Bir müddet ara vermişti ki hemen devreye girip kısa bir süreliğine kayıt yapıp yapamayacağımı sordum. Nazik bir şekilde kabul etti. Kendisine bir de buradan teşekkür ederim. 
Bu arada, arkadaşın dikkatini dağıttığımdan emin oldum, çünkü az önceki turda lobutları bulunduğu noktada neredeyse hiç kıpırdamadan döndürürken çekim esnasında ileriye doğru yönlenen lobutlar bir ara ağacın arkasında kalıp görüntüden bile kayboldular:) Yine de üç lobut yere hiç düşmeden aktivite tamamlandı. Tebrik edilesi bir dikkatti bence. 👏👏

Jonglörlük ''eğlence, sanat veya spor amacıyla nesnelerin manipülasyonu içerikli fiziksel bir beceri'' olarak geçiyor. Top, lobut, hulohop çemberi, yoyo gibi pek çok nesneyi becerikli, yaratıcı ve şaşırtıcı biçimde çevirme aktivitesi. Taşınabilir türden bir egzersiz.

2024/03/08

8 Mart'ta Replikler ve Haberler!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bugün kentin pek çok yerinde, meydanlarda, duraklarda mor renk ağırlıklı bilboardlar dikkat çekiyordu. 

Merak edip araştırdığımda görüntülerin 1959 Türk yapımı ''Şoför Nebahat'' adlı filmden kareler ve repliklerden oluştuğunu öğrendim. Şoför Nebahat karakteri dönemin sinema oyuncusu Sezer Sezin tarafından canlandırılmış. Dikkat edildiğinde gerek içerikler gerek ağırlıklı renk olarak yalnızca morun kullanılması bir bütün olarak kadına dair pek çok mesaj içeriyordu.

Artık hepimiz biliyoruz ki 8 Mart bir kutlamadan çok kadınların yaşadıkları sorunların, ayrımcılığın, kadına karşı şiddetin, sayısı her geçen yıl, hatta ''her geçen gün'' katbekat artmakta olan kadın cinayetlerinin yoğun biçimde dile getirildiği gündür, öyle olmalıdır. Ancak, ulusal ve uluslararası tüm düzenlemelere rağmen günümüzde halen ne eğitimde, ne ekonomik, ne sosyal, ne toplumsal ve siyasal alanda tam bir eşitlik gerçekleşememiştir. Hatta yasal mevzuatta mevcut olan kadın hakları da müdahale yoluyla kaldırılmak istenmektedir.

2024/03/06

Kadeh Saksılarla Hobi Yaratmak

Plastiği günlük hayatımızdan çıkarmak şu aşamada mümkün görünmüyor, aksine plastik ürün ve ambalaj kullanımı artmaya devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın plastik poşetlerin yaygın kullanımını önlemek, sınırlandırmak, neden olduğu çevre kirliliğini ortadan kaldırmak adına 2019'da başlattığı “ücretli poşet” uygulamasıyla ülkemizde yılda 45 milyar adete kadar yükselen plastik poşet ve ambalaj kullanımı %81 azalmıştı. 

Ancak, son dönem bazı alışveriş sitelerinin yaptığı anketlerde müşterilerin %90’ının yanlarında bez torba, file, vb. taşımayıp ücretli plastik poşet aldıkları ortaya çıkmış. Sabit kalan 25 kuruş caydırıcılıktan uzak kalmış anlaşılan. Kalan %10 da ücretinden çok çevre kirliliği hassasiyetinden dolayı plastik poşet kullanmadığını belirtmiş. Ben azınlıkta olan bu dilimdeyim. 25 kuruş para değil zaten. Bedava verenlerden bile almıyorum. Çantamda her daim en az iki adet katlanmış bez torba vardır. Demek ki ücretli poşet uygulaması kısa sürede işlevini kaybetmiş. Böylece, Bakanlığın doğada kendiliğinden çözülebilen çevre dostu poşet kullanımı için atak yapması gerektiği gerçeği ortaya çıkmış.

2024/03/03

Leopar İle İmpala Yavrusu

Sahte ve yanıltıcı içeriklerin de yaygın biçimde kullanıldığı sosyal medyada bir videonun bir kısmını keserek ya da farklı bir ek yaparak yanıltıcı bir başlıkla paylaşmanın çok yaygın bir uygulama olduğu söylenir. Amaç elbette ki o videonun viral olması ya da isim yapmaktır. O nedenle, izlediğimiz şaşırtıcı bir içeriğe hemen inanmadan önce doğruluğundan emin olmalı.

İnsanları farklı görüşlere sürükleyen videolardan biri de leopar ve impalanın videosu olmuş. Ben de izleyen herkes gibi leopara fazlasıyla şaşırmış ve çok sempatik bulmuştum. Gördüklerim normal değildi; ama ''Avının başından yeni kalkmış olmalı. Karnı fazlasıyla tok. O yüzden impalayla oynuyor,'' diye düşünmüştüm. 

İki hafta kadar önce izlediğim bu video leoparın impala yavrusuyla oyun oynaması ve hayatını kurtarması nedeniyle tartışılıyor. İlk bakışta leopar yavru impalayı yakınlarda sinsice dolaşan bir sırtlandan koruyor gibi görünüyor. Ancak, bazı kullanıcılar leoparın başka kötü niyetleri olduğu konusunda ısrarcı davranmış. Söz konusu videonun yayıncısı, kullanıcıları için vahşi doğaya göz atma ve vahşi hayvan videoları yayınlamasıyla ünlü Into The Wild adlı Instagram hesabı.

Videoda yetişkin bir leoparın yanında bir yavru impala görüyoruz. Birbirine çok yakınlar ve aralarında herhangi bir düşmanlığa işaret edecek hiçbir şey yok. Ancak, bir süre sonra bir sırtlanın onlara doğru yaklaştığını görüyoruz. Leopar hemen hamle yapıp yavru impalayı boynundan yakalıyor ve sırtlandan kurtarmak için hızla arka taraftaki bir ağaca tırmanıyor.